"Aslantepe, İstanbul’un anıtsal mimari simgesi olacak”
Aslantepe Projesi için Başkanlığı döneminde yoğun çalışma yapan ve temel atma töreninde bulunan Galatasaray Spor Kulübü 32. Başkanı Özhan Canaydın'ın Galatasaray Dergisi'nde yayınlanan röportajı
Seyrantepe projesinin Galatasaray için önemiyle başlasak...
Hiç şüphesiz ki bu proje Galatasaray’ın her anlamda geleceğini kurtaracak bir projedir. Ancak ben ilk önce herkesin bilmesi için şu gerçeğin altını özellikle çizmek istiyorum. Ali Sami Yen’in mülkiyeti GSGM’ye yani devlete aittir. Türkiye’deki bütün statlar, Şükrü Saracoğlu da, İnönü de dahil mülkiyet itibarıyla devletin malıdır. Kulüpler ise buranın sadece üst kullanım hakkına sahiptir. Bu arazileri satın almış bile olsanız mevcut imar durumu size orada sadece yeni bir stat yapma hakkını vermektedir. Yani o arazilerde biz kulüpler, tapusunu da alsak konut, işyeri benzeri yapılar yapamayız. Bu önemli gerçeği göz ardı etmemek lazım.
Göreve ilk geldiğinizde stat projesini nasıl ele aldınız?
Bu süreci bir özetlemenizi istesek.
2002 Mart seçimlerinden sonra göreve geldiğimizde seçim öncesi taahhütlerimizin arasında en başta geleni Ali Sami Yen Stadı projesinin hayata geçirilmesiydi. Bu çalışmalarda ilk olarak ön projeler çizildi. Bunu da Tekfen Grubuyla beraber yaptık. Çünkü bizden önceki yönetim bu grup ile stat inşası için bir anlaşma imzalamıştı. Sonraki çalışmalarda bazı sıkıntıların olduğu ortaya çıktı. Zaman geçmiş, imar durumumuzun da son dönemin gelmiştik. Kredi arayışının içine girdik. Yalnız arazi tapusu bizim olmadığından kredi almakta büyük sıkıntılar çekiyorduk. Bu süreçte kredi bulmak isteyen bazı aracıların da olumsuz etkileri oldu. Galatasaray, Sahip Som olayından dolayı kredibilitesini kaybetmiş değildi. Bundan önceki dönemlerde de bir Yabancı-Türk ortaklığıyla kredi anlaşması yapılmıştı. 100 milyon dolarlık anlaşma imzalanmış fakat Türkiye’deki aracılar başka sebepten dolayı tutuklanmışlardı. Demek ki, bu tip olaylar her zaman için olabiliyormuş.
Ancak yine de kredi arayışlarını devam ettirdiniz…
Çalışmaları çeşitli boyutlara çıkardık. İmar izninin bitiş günü yaklaştıkça biz çalışmalarımızı hızlandırdık. Amacımız parsiyel olarak bu stadı bitirebilmekti. Ancak söylediğim gibi, kredi temini konusunda ciddi problemler vardı. Modern ve Galatasaray’a yakışan bir stad yapmak için önemli miktarda bir para gerekiyordu. Kulübün içinde bulunduğu maddi durum itibarıyla bu ilave borç yükü demekti. Ancak yine de bu arayışları ciddi boyutlarda sürdürdük.
Bu süreçte bazı kredi olanağı önerileri de aldınız ama kabul etmediniz. Neden?
Evet, böyle bazı öneriler aldık ancak önerilen geri ödeme koşulları Galatasaray açısından hiç olumlu değildi. Hem büyük bir miktar borç içerisine girecektik. 10 yıl boyunca borcu faizleriyle birlikte geri ödemek zorunda kalacaktık. Stadı yapıp bitirip işletmeye açsak bile mali sıkıntımız yıllarca devam edecekti. Üstelik de, bu seçeneği tercih etsek bile, tüm parasını ödememize rağmen stadın mülkiyeti yine bizim olmayacaktı! Diyelim ki, Ali Sami Yen Stadının yeniden yapımı için 100 milyon dolar kredi bulduk ve stadı yaptık. 10 senede en iyi şartlarla geri ödeyeceğiz, faizini ödeyeceğiz. Peki stat kimin biliyor musunuz? Stat GSGM’nin. Borçlanıp stadı yapacağız, 10 sene faiziyle birlikte geri ödeyeceğiz. Bu 10 sene zarfında şimdiki stattan geldiği kadar gelir bile kalmayacak bize ve yaptığımız stadı bir de GSGM’ye devretmek zorunda kalacağız. Üstelik bir de 20.000 kişilik portatif bir başka stat yapma taahhüdümüz de vardı o zaman. O da GSGM’ye devredilecekti. Yani özetle demek istediğim şu ki, biz kredi bulup Ali Sami Yen’in yerine bir stat yapsak bile o stat GSGM’nindir. Şimdi biz 1 lira harcamadan Seyrantepe’ye gideceğiz.
Kredi seçeneğini zorladınız yani…
Stadı kendi paramızla yapmak konusunda çok çabam oldu. Bunu herkes biliyor, şahittir.. Eğer Galatasaray’ın geleceğini düşünmeden, sadece kendi Başkanlık kariyerimi düşünerek hareket etseydim, belki bugün Mecidiyeköy’de 40.000 kişilik bir stadımız olurdu. Ama o kısıtlı arazi üzerinde sıkışmış, birçok özelliğini yitirmiş, yine sonuçta devlete ait olacak olan bir stadımız olacaktı ve biz sanıyorum 2020 yılına kadar o kadar borcumuzun üzerine bir o kadar daha borç ödemek zorunda kalan, hareket alanı iyice daralmış, stadı olmasına rağmen neredeyse stad gelirleri olmayan bir kulüp olacaktık….
Olay sadece finansmanla da bitmiyor. Daha başka sorunlar da var. Ali Sami Yen’in şu anki arazisinde bir stat yapılacak olduğunda, bu 40 bin kişilik olursa arkada 5 parsel var, onların da alınması gerek.. Başkalarına ait tapu tescil belgeleri olan parselleri kastediyorum. Likör fabrikası tarafında giriş çıkış sorunu var. Ali Sami Yen’de 2 bin araçlık bir otopark yapılacaktı. 600 araçlık katlı otoparkımız da var. Bu trafiği alt üst edecekti. Eski iznimize rağmen yeni taleplerimizde yetkililer bize hayır demişlerdi.
Bu dönemde başka alternatifler oldu mu?
Evet, oldu. Bu arada Olimpiyat Stadı için bize teklifler gelmekteydi. Kullanım hakkı bize 49 seneliğine verilebilirdi. Çalışmaları o konu üzerinde yoğunlaştırdık. Oranın en büyük problemi olan rüzgar sorununu çözmek için bir Fransız firması ile temasa geçtik. Ama görüldü ki, orası hiçbir şekilde bize uygun değildi.
Seyrantepe nasıl ortaya çıktı peki?
Bu arada kredi olayları da gerçekleşmeyince Mustafa Sarıgül bize Seyrantepe arazisini gezdirdi ve bir öneri getirdi. “Buraya stat yaparız, başka şeyler de yaparız, bu arada Ali Sami Yen’i de veririz” dedi. Mustafa Sarıgül, ayrıca “Ali Sami Yen’in yerine bir otel yaparız, o oteli yapacak olanlar bize stadı da yaparlar. Böylece stadı ucuz bir şekilde malederiz” önerisini getirdi.
Bu öneri pratikte neden gerçekleşmedi?
Öneri basına yansıyınca, Milli Emlak’tan ve Bakanlıktan bir çağrı aldık. Bize Ali Sami Yen GSGM’nin, Seyrantepe ise Milli Emlak’ın malı dediler. Bize bir Resmi Gazete getirdiler, iki gün öncesine aitti ve baktık ki, Seyrantepe satışa çıkmış. Bunun üzerine bir yetkili bize tavsiyede bulundu ve bu olay basına yansıdı diye cevap verdik. Bize şimdi bir yolunuz var denildi. Seyrantepe’ye bir stat yapmak isterseniz, Ali Sami Yen’le bir değiş tokuş yapmanız halinde bu imkan size sağlanır dediler. Bunun üzerine biz de Ali Sami Yen’deki zorlukları, trafiğe gelecek olan ekstra yükü de göz önüne alarak, Seyrantepe projesine yöneldik. Devletle yapılan görüşmelerde Seyrantepe’nin bize verilebileceğini öğrendik. Seyrantepe için o güne değin iki ihale yapıldığını ancak bu ihalelerin geçerli olmadığını öğrendik. Bir ay içinde ihale var ancak siz talip olursanız ihaleyi iptal ederiz dediler. Ve biz Ankara’da 19 Mayıs 2004 tarihinde Başbakan tarafından ihalenin kaldırılması ve bu arazinin kullanım hakkının sportif amaçlı tesisler yapmak için Galatasaray’a tahsisini içeren anlaşmayı imzaladık. İhale iptal oldu ve üst kullanım hakkı tapusunu aldık.
Bu tapunun alınmasından sonra neler yaşandı?
Sonradan öğrendik ki, iki tane büyük kooperatif ve bir kooperatifler birliği o arazi için çalışma içindeymiş. Üst hakkı bize verilince onların çalışmaları geçersiz kaldı. Bunun üzerine kooperatifler bize bir teklif getirdiler. Bu teklife göre araziyi satın alalım ve tapusunun da yarısını size verelim dediler. Stadın yanısıra diğer taraflara da mesken inşaatı yaparız dediler
Bu proje neden gerçekleşmedi?
Üst hakkı yerine arazinin yarısının tapusunu almak bizim için daha avantajlıydı. Stat inşaatı için bulabileceğimiz krediler için de elverişli bir durumdu. Toprak tapusu mühim çünkü. Fakat çok uzun sürdü ve neredeyse 1 senemizi bu iş için kaybettik. Maalesef bu gerçekleşemedi.
Bugünkü nihai çözüm şekline nasıl gelindi? Siz mi önerdiniz?
Evet. Biz alternatif teklif olarak, Ali Sami Yen’i bırakalım, bunun karşılığında Seyrantepe arazisi bize verilsin dedik. Yine Ali Sami Yen gibi 49 senelik üst kullanım hakkına sahip olduğumuz bir stat yapalım dedik. Artık şehir içinde kalan statlar belediyelere terk ediliyor, belediyeler orada özel imar durumları çıkararak bu şehirlerin takımlarına bedava yeni statlar yapıyorlar. Kayseri ve Antalya’da bu süreç başladı. Bizim bu konudaki çalışmamız ve çabalarınız örnek oluşturdu ve devletin felsefesi oldu.
Bu alternatif öneriyi biraz açar mısınız?
Ali Sami Yen’deki arazimiz biliyorsunuz 34 dönümdür. Buradaki ise 120 dönüm. Buraya 52 bin kişilik üstü açılır kapanır çok amaçlı bir stat yapılacak. Ciddi bir çalışma dönemine girdik. Ali Sami Yen’de 49 sene için 68 milyon dolarlık bir kira anlaşmamız vardı. Biz Ali Sami Yen’i bırakınca yeni stadın üst kullanım hakkı hiç bir ücret ödenmeksizin Galatasaray’ın olacaktı. Kira bedeli ödenmeyecek. Bu toplamdaki borcu da düşürecek. Bu stadın yapımına tek bir lira harcamayacağız.
Bu takasta Galatasay’ın dezavantajlı olduğu ileri sürenler var…
Evet, bazı çevrelerde İETT garajı ya da karayolları arazisi 8 bin dolar metrekare değerle ihale edilirken Ali Sami Yen arazisi nasıl bedavaya bırakılır diye yorumlar yapılıyor ki, bunlar temelden yanlıştır. Çünkü Ali Sami Yen arazisi bizim değil. Diyelim ki parasını bir yerden, bir şekilde bulup devlete ödeyerek biz bu araziyi devletten satın alsak bile yine sportif amaçlı kullanmak zorundayız. Zaten o araziyi üst kullanım hakkına sahip olan kulübe sattığınızda bile yerine yalnızca stat yapabilirsiniz. Bir imar değişikliği de yapılamaz. Yani Galatasaray GSGM’den Ali Sami Yen’i satın almış olsa bile sadece stat yapmak için alabilir. Kati bir surette yeni bir imar durumu alınarak buraya mesken, otel işi merkezi vs. yapılamaz. Yalnız stat yapılabilir.
Eleştirilerde bu takasın eşitsiz olduğunu öne sürüyorlar?
Avrupa’nın en modern beş stadından birisinin yapımını hazmedemeyen gruplar tez olarak ısrarla Ali Sami Yen gibi kıymetli bir mülk bırakılır mı, onunla trampa edilir mi temasını işliyorlar. Biz Ali Sami Yen’in yalnızca üst hakkına sahibiz. Bu mülkü satın alsak bile sadece stat yapımı için alabiliriz. Biz TOKİ değiliz. Onlar gibi özel bir kanuna tabi değiliz. Bu ülkede sadece TOKİ, imar durumunu belirleme ve değiştirme fonksiyonuna sahip bir kurum. Kanunda yazıyor, isteyen açar okur. TOKİ buradan gelecek gelirle ve kendi kanununun verdiği imkanla Seyrantepe Stadını inşa edecek ve otofinansmanı yoluna gidecek. GSGM ile yaptığımız anlaşma gereği bu stadın üst kullanım hakkı da bir bedel ödemeksizin Galatasaray’a verilecek. Bu takas eşitsiz olabilir mi hiç?
Peki, stadların kulübe devredilmesini öngören bir kanun tasarısı hazırlığından bahsediliyor…
Yarın öbür gün bir kanun çıkar da üst kullanım hakkına sahip kulüpler bu statlara sahip olma fırsatına kavuşursa, Seyrantepe’deki 120 dönüm araziye üstündeki modern statla birlikte sahip olmak için gereken adımları da atarız elbette. Eğer bazı grupların ısrarla söylediği gibi biz Ali Sami Yen’i alıp da ona yeni bir imar durumu çıkarabilsek o zaman haklı olabilirler. Ama şimdi bunu söylemeye hiç hakları yok.
Seyrantepe’deki stadın yerinin saptanması da başlı başına bir süreç aldı. Biraz da bundan bahseder misiniz?
Evet. Bu çok önemli bir konuydu ve bir dönem vakti de o süreçte harcadık. Ama harcanması gerekiyordu. 384 dönümlük arazinin üzerinde üç tane inşaat yapılacak tepe vardı. Biri 15, biri 120 ve diğeri de 60 dönümdü. İlk başta bu 60 dönüm ve çevresi bize verilmişti. Bu kenarda ve meskenlere yakın bölgedeydi. Biz inşaatı ısrarla 120 dönümlük tepenin üstüne aldırmak için uğraştığımızdan dolayı 6 ay kadar zaman kaybettik.